7 -> 10 Önsöz
05:11
Balkanlarda geniş coğrafyaya yayılmış olan ve yoğunlukla Kosova-Gora bölgesinde yaşayan Goralıların menşei tartışmalı bir konu olma özelliğini devam ettirmektedir. Bu çerçevede Goralıların Türk olmadığı doğru mudur veya Goralıların, iddia edildiği gibi Osmanlılarca zorla Müslümanlaştırılmış Sırplar olduğu mu doğrudur. Ya da Goralılar zamanla Müslümanlaştırılmış Makedonlar mıdır veya bunlar yine zorla Müslümanlaştırılmış Bulgarlar mıdır? Ve yine son zamanlardaki eğilime göre bunlar Ruslar mıdır? Bunların hangisi doğrudur. Yukarıda sayılan iddialara göre Goralılar ya Sırp, ya Bulgar, ya Makedon veya Rus'turlar. O halde buradan hareketle Goralıların Sırplığı, Makedonluğu, Bulgarlığı her otorite tarafından kabul edilmiş bir kanaat değildir. Çünkü yukarıda sayılan milletler Goralıları kendilerinden sayacak iddialarla ortaya çıkmaya cesaret ettiklerine göre, diğer iddiaları kabul etmedikleri anlaşılmaktadır. Buna göre her iddia sahibi diğer iddiayı doğru kabul etmemektedir.
Bu durumda bir Türk araştırmacı olarak hangi teze inanmak gerekecektir. Goralıların Sırp olduğuna mı, Bulgar olduğuna mı ya da Makedon olduğuna mı inanılmalıdır. Ya da bunların tamamının tersine, bu tezlere ilaveten, üstelik Türkçe de konuşmayan Goralıların, Türk olduklarını ileri sürmek ne derecekabul görecektir. Yukarıdaki bütün tezler bir diğerine göre doğru kabul edilmezken, aynı dili bile konuşmayan millet olarak, Türk aidiyeti Goralılar üzerinde ne derece yakışık alacaktır.
Bu tartışmalar içinde Goralılar hakkındaki en doğru kanaati şüphesiz objektif, önyargısız bir şekilde sürdürülmüş ve bu şekilde sonuçlandırılmış bilimsel araştırmalar verecektir. Tamamen bilimsel kaygılarla tamamlanmış çalışmalar, Goralıların menşei hakkında en doğru kanaati ortaya koyacaktır. Bu noktada, herhangi bir konu hakkında bilimsel metotlarla ulaşılmış sonuçlar en doğru kararı verir derken, her konu üzerinde bilimsel araştırma yapılması gereğine de ayrıca hatırlatılmaktadır.
Yani Goralılar hakkında da bilimsel kaygılarla yapılmış araştırmalara itibar edileceği de ortada iken, yukarıda sayılan iddiaların tamamının yine bilimsel metotlar sonucu ortaya atılıp atılmadığının da kontrol edilmesi bilimsel bir zorunluluktur. Goralıların Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu tezlerinin tamamı bilimsel araştırmalar sonucu mu ortaya çıkmıştır ya da bunlar birer siyasi beklentiler sonucu ortaya çıkmış iddialar mıdır? Işte bunların da değerlendirilmesi bilimsel bir zorunluluktur. Hiçbir millet sadece aynı dili konuşuyor diye o dili konuşan herhangi bir milletten ad edilmemelidir. Bu kadar kolay ve basit iddia, öncelikli olarak bunu ortaya atılanlarca dikkatle değerlendirilmeli, ondan sonra açıklanmalıdır.
Bu, bilimsellik bir yana siyasi hatta komik kalan iddia konumuna bile düşebilecektir.
Yani her millet için olabileceği gibi, Goralılara bir aidiyet addedilirken, bu iddiaların kesinlikle bilimsel bulgularla desteklenmesi gerekmektedir. Buraya kadar yapılan açıklamalar, Goralıların Türklüklerinin dışında Sırplıkları, Bulgarlıkları, Makedonluklarına olan inançların yaygınlaşmalarından kaynaklanmaktadır. Maalesef bölgede yaygın sayılabilecek bir kanaat olarak, Goralıların dışında Kosova'da bulunan değişik guruplarca, Goralıların Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu'na inanılmaktadır.
İşte burası, burada sorgulanmaktadır ve bu kanaat ne kadar bilimseldir. Bir de bu kanaatler karşısında, Goralıların ne kadarının kendilerini ne olarak hissettikleri ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bütün bu noktalara gerekli dikkat gerçekten gösterilmektedir midir? Acaba bütün bu iddialara karşın, en az %50 oranında kendilerini Türk hisseden Goralıların, Türklükleri dışında Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu neden genel kabul görmektedir. Goralıların, Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu tezleri incelenmiş, derinliğine gözden geçirilmiş ve ondan sonra mı bu kanaatlere ulaşılmıştır.
Nasıl, bilimsel destekten yoksun iddialarda bulunulması yanlış ise, yaygın kanaatlerin üzerine gidilmemesi, en azından onların tamamen bilimsel kurallara göre ele alınmaması o derece yanlış ve bilimsellikten uzaktır. Yaygın kanaatlerden çekinip, aksi istikamette onların üzerine gitmek, onları bilimsel verilere göre ele almak bir serüvene kalkışmak değil, adeta bir mecburiyet hatta bir hizmettir.
Burada önemli olan bilinen kanaatlerin üzerine giderken kullanılan üsluptur. Bilimsel üslubun dışına çıkılmadığı takdirde, bu süreç yaygın bilinen kanaatin yanlışlığının ortaya konulması anlamında, Goralılara bir hizmet olurken aynı zamanda bilime de bir katkı olacaktır. Bu duygularla 2005-2006 eğitim sezonunda görevlendirildiğim Kosova -Priştine üniversitesinde çalışırken karşılaşmış olduğum Goralılar hakkında, zamanla onları dinledikten sonra bir araştırma yapmaya karar verdim. Orada kaldığım süre içinde tamamen bilimsel üsluplar ışığında
ve bilim disiplini işinde her alanda veriler toplamaya başladım. Bu süreçte belli bir süre sonra verilerin de ışığı altında Goralıların Sırp, Bulgar ya da Makedon olmadıkları kanaati öne çıkmaya başladı. Bu üslup işinde devameden çalışmalar karşıma Goralıların Türk olduğu hakkındaki düşünceleri daha fazla öne çıkarmaya başladı. Ulaştığımız verilere göre Goralıların Türklüğü, bizim kanaatlerimize göre kesinlik kazanmaya kadar geldiyse de şahsen bu konudaki kanaatlerimin kesinleşmesi sonucunu erteleyerek, Goraya bilimsel bir tertip etmeye karar verdim. Bu amaçlarla, Gora'da ulaştığım verileri ve kanaatleri, yanılabileceğim kaygısıyla bilim insanlarının dikkatlerine sundum.
Bu niyetlerle Sakarya Üniversitesi ve Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği'nin destekleriyle, Gora Bölgesine 24 Kasım-01 Aralık 2006 tarihleri arasında,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi Etnik Sosyoloji uzmanı Prof. Dr, H.Musa Taşdelen,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi Sanat Tarihi uzmanı Yard. Doç. Dr. Tülin Çoruhlu,
Sakarya Üni. Öğretim Yakın Çağ Tarihi uzmanı Yard. Doç. Dr. Ebubekir Sofuoğlu,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi-Sosyolog Yard. Doç. Dr. Ismail Hira,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi-Sosyolog Yard. Doç. Dr. M. Kemal Şan'dan
müteşekkil 5 kişilik bir heyetle, bir haftalık bilimsel bir gezi yapıldı.
Bu meyanda Gora'lılar, her alanda mercek altına alındı. Goraya bilimsel geziyi yapmış olan ilim heyeti, mezarlıklarda, dağlarda, köylerde, evlerde, halk arasında günlerce çalışarak mezarlarından mimariye, halı kilim motiflerindenkıyafetlerine, kullandıkları ev eşyalarından bütün aletlere, müziğinden doğum, ölüm, evlenme törenlerine, müziğinden örf adetlerine, diline kadar Goralıların her şeyini, mercek altına aldı.
Gora'ya yapılan geziden sonra, bölgede bulunan bulgular, Türkiye'ye dönüldüğünde de konularında uzman bilim insanlarına sunuldu. Ve bütün bu bulgular bilimsel üslup içerisinde ele alındı ve bir kanaat belirlenmeye çalışıldı.
Sonuç olarak bu eser ortaya çıktı. Tamamen bilimsel disiplin içinde ele alınan bu eseri ele aldığınızda artık siz de bir kanaate ulaşacaksınız. Bu çalışmanın verdiği ilhamla, bu tür arkeolojik, etnolojik, antropolojik çalışmaların yapılması zorunluluğu kendini daha fazla hissettirmeye başlamıştır. Yine tamamen bilimsel ölçüler içerisinde sadece Goranın değil, Balkanların da bu tür
çalışmalarla gündeme alınması gereği ortaya çıkmaktadır.
Bu durumda bir Türk araştırmacı olarak hangi teze inanmak gerekecektir. Goralıların Sırp olduğuna mı, Bulgar olduğuna mı ya da Makedon olduğuna mı inanılmalıdır. Ya da bunların tamamının tersine, bu tezlere ilaveten, üstelik Türkçe de konuşmayan Goralıların, Türk olduklarını ileri sürmek ne derece
Bu tartışmalar içinde Goralılar hakkındaki en doğru kanaati şüphesiz objektif, önyargısız bir şekilde sürdürülmüş ve bu şekilde sonuçlandırılmış bilimsel araştırmalar verecektir. Tamamen bilimsel kaygılarla tamamlanmış çalışmalar, Goralıların menşei hakkında en doğru kanaati ortaya koyacaktır. Bu noktada, herhangi bir konu hakkında bilimsel metotlarla ulaşılmış sonuçlar en doğru kararı verir derken, her konu üzerinde bilimsel araştırma yapılması gereğine de ayrıca hatırlatılmaktadır.
Yani Goralılar hakkında da bilimsel kaygılarla yapılmış araştırmalara itibar edileceği de ortada iken, yukarıda sayılan iddiaların tamamının yine bilimsel metotlar sonucu ortaya atılıp atılmadığının da kontrol edilmesi bilimsel bir zorunluluktur. Goralıların Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu tezlerinin tamamı bilimsel araştırmalar sonucu mu ortaya çıkmıştır ya da bunlar birer siyasi beklentiler sonucu ortaya çıkmış iddialar mıdır? Işte bunların da değerlendirilmesi bilimsel bir zorunluluktur. Hiçbir millet sadece aynı dili konuşuyor diye o dili konuşan herhangi bir milletten ad edilmemelidir. Bu kadar kolay ve basit iddia, öncelikli olarak bunu ortaya atılanlarca dikkatle değerlendirilmeli, ondan sonra açıklanmalıdır.
Bu, bilimsellik bir yana siyasi hatta komik kalan iddia konumuna bile düşebilecektir.
Yani her millet için olabileceği gibi, Goralılara bir aidiyet addedilirken, bu iddiaların kesinlikle bilimsel bulgularla desteklenmesi gerekmektedir. Buraya kadar yapılan açıklamalar, Goralıların Türklüklerinin dışında Sırplıkları, Bulgarlıkları, Makedonluklarına olan inançların yaygınlaşmalarından kaynaklanmaktadır. Maalesef bölgede yaygın sayılabilecek bir kanaat olarak, Goralıların dışında Kosova'da bulunan değişik guruplarca, Goralıların Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu'na inanılmaktadır.
İşte burası, burada sorgulanmaktadır ve bu kanaat ne kadar bilimseldir. Bir de bu kanaatler karşısında, Goralıların ne kadarının kendilerini ne olarak hissettikleri ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bütün bu noktalara gerekli dikkat gerçekten gösterilmektedir midir? Acaba bütün bu iddialara karşın, en az %50 oranında kendilerini Türk hisseden Goralıların, Türklükleri dışında Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu neden genel kabul görmektedir. Goralıların, Sırplığı, Bulgarlığı, Makedonluğu tezleri incelenmiş, derinliğine gözden geçirilmiş ve ondan sonra mı bu kanaatlere ulaşılmıştır.
Nasıl, bilimsel destekten yoksun iddialarda bulunulması yanlış ise, yaygın kanaatlerin üzerine gidilmemesi, en azından onların tamamen bilimsel kurallara göre ele alınmaması o derece yanlış ve bilimsellikten uzaktır. Yaygın kanaatlerden çekinip, aksi istikamette onların üzerine gitmek, onları bilimsel verilere göre ele almak bir serüvene kalkışmak değil, adeta bir mecburiyet hatta bir hizmettir.
Burada önemli olan bilinen kanaatlerin üzerine giderken kullanılan üsluptur. Bilimsel üslubun dışına çıkılmadığı takdirde, bu süreç yaygın bilinen kanaatin yanlışlığının ortaya konulması anlamında, Goralılara bir hizmet olurken aynı zamanda bilime de bir katkı olacaktır. Bu duygularla 2005-2006 eğitim sezonunda görevlendirildiğim Kosova -Priştine üniversitesinde çalışırken karşılaşmış olduğum Goralılar hakkında, zamanla onları dinledikten sonra bir araştırma yapmaya karar verdim. Orada kaldığım süre içinde tamamen bilimsel üsluplar ışığında
ve bilim disiplini işinde her alanda veriler toplamaya başladım. Bu süreçte belli bir süre sonra verilerin de ışığı altında Goralıların Sırp, Bulgar ya da Makedon olmadıkları kanaati öne çıkmaya başladı. Bu üslup işinde devam
Bu niyetlerle Sakarya Üniversitesi ve Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği'nin destekleriyle, Gora Bölgesine 24 Kasım-01 Aralık 2006 tarihleri arasında,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi Etnik Sosyoloji uzmanı Prof. Dr, H.Musa Taşdelen,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi Sanat Tarihi uzmanı Yard. Doç. Dr. Tülin Çoruhlu,
Sakarya Üni. Öğretim Yakın Çağ Tarihi uzmanı Yard. Doç. Dr. Ebubekir Sofuoğlu,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi-Sosyolog Yard. Doç. Dr. Ismail Hira,
Sakarya Üni. Öğretim Üyesi-Sosyolog Yard. Doç. Dr. M. Kemal Şan'dan
müteşekkil 5 kişilik bir heyetle, bir haftalık bilimsel bir gezi yapıldı.
Bu meyanda Gora'lılar, her alanda mercek altına alındı. Goraya bilimsel geziyi yapmış olan ilim heyeti, mezarlıklarda, dağlarda, köylerde, evlerde, halk arasında günlerce çalışarak mezarlarından mimariye, halı kilim motiflerindenkıyafetlerine, kullandıkları ev eşyalarından bütün aletlere, müziğinden doğum, ölüm, evlenme törenlerine, müziğinden örf adetlerine, diline kadar Goralıların her şeyini, mercek altına aldı.
Gora'ya yapılan geziden sonra, bölgede bulunan bulgular, Türkiye'ye dönüldüğünde de konularında uzman bilim insanlarına sunuldu. Ve bütün bu bulgular bilimsel üslup içerisinde ele alındı ve bir kanaat belirlenmeye çalışıldı.
Sonuç olarak bu eser ortaya çıktı. Tamamen bilimsel disiplin içinde ele alınan bu eseri ele aldığınızda artık siz de bir kanaate ulaşacaksınız. Bu çalışmanın verdiği ilhamla, bu tür arkeolojik, etnolojik, antropolojik çalışmaların yapılması zorunluluğu kendini daha fazla hissettirmeye başlamıştır. Yine tamamen bilimsel ölçüler içerisinde sadece Goranın değil, Balkanların da bu tür
çalışmalarla gündeme alınması gereği ortaya çıkmaktadır.
0 yorum