136, 137 Kumanlar

04:29













Peçeneklerin bu dönemde Avrupa’nın siyasi çehresinde oynadıkları rolü en somut şekilde ifade eden kişi şüphesiz ki Bizans hükümdarı VII. Constantin Porphyrogennetus olmuştur:
“(Peçenekler) Macarlar’ın yegane korktukları bir millet oldular18”.
Peçenekler Balkanlara iyice yaklaşırken arkalarından gelen diğer Türk grupları Kumanların baskısıyla birden bire Bizans ile birlikte hareket etmeye başlamışlar ancak bu duruma uzun süre devam etmemişlerdir. Hatta 1050 tarihinde Edirne’yi kuşatacak kadar güçlendiler. Bu dönem ile alakalı olarak Georg Ostrogorsky, Bizans için en ağır sonuçların ortaya çıktığı dönem demektedir19. Tarihler 1064’ü gösterdiğinde Peçenek Türkleri Mora yarımadasına kadar tüm Bizans Balkan topraklarını ele geçirmişlerdir20. Peçenekler uzunca bir süre Göktürk alfabesini kullanmışlardır21.

Peçenekler 1026–1091 yılları arasında Sırbistan’dan geçerek Bizans Devleti tarafından bölgeye yerleştirilmişler ve zaman içerisinde Ortodoksluğu benimseyerek Sırplaşmışlardır. Rasonyi Yunan Makedonyası’nda bulunan Megleno-Vlakları ve Sofya civarında bulunan Sop Bulgar Türkleri Peçenek kalıntılarıdır22.

Ancak şu bir gerçektir ki bu süre zarfında bölgede çok önemli bir etki yaptılar. Bugün Sırbistan’da bu topluluğun ismi ile anılan köyler vardır (Peçenetsi). Bunlardan bir tanesi Kraguyevats’ta diğeri ise Kosova’da bulunan Gillan yakınlarındadır. Yine bugün kullanılmasa da Prizren ve Kalkandelen arasında olup Şar Dağı’ndan geçen yolun eski adı Peçenek Yolu’dur23. Ayrıca Sırpça’da bulunan Bozdovan (Bozdoğan) ve Koliba (Kulübe) kelimeleri de yine Peçenek Türklerinden miras kalmıştır24. Bu kelimelerin farklı benzeşmelerine başta tahrir ve siciller olmak üzere bir Osmanlı arşiv materyalinde rastlayabiliyoruz: Kolobo-cişte25, Kolobo-hsina26.
Orta Asya’dan gelerek Karadeniz’in kuzeyine oradan da Balkanlara geçen son Türk boyu Kumanlardır27. Bazı kaynaklar beyaz tenleri, çoğunlukla sarışın ve renkli gözleri ile Kumanları Türklerin en hoş görünümlü boyu olarak görür. XI. yüzyıldan itibaren batıya doğru göç eden Kumanlar Karadeniz’in kuzeyine geldiklerinde burada, daha önce buraya gelmiş olan Hun ve Peçenek Türkleri ile ve sonra da Rus toplulukları ile mücadeleye girmişlerdir. Her ikisi ile de başarılı şekilde mücadele eden Kumanlar zamanla Tuna boyuna ve oradan da daha güneye geçmişlerdir. 1078 de bölgede hâkim olan Peçenek ve Kuman Türkleri Edirne’yi kuşatacak kadar güçlenmiş Bizans’a karşı bir federasyon kurmuşlardı28. Ancak çok geçmeden Bizans harekete geçecek ve Kumanları kendi tarafına çekerek bu federasyonu dağıtacaktır (1091)29. Kumanların bundan sonraki mücadelesi daha çok Macarlar ve Ruslar ile olacak ve nihayetinde bölgede Cumania isimli bir devlet kurulacaktır30. Bu dönemden itibaren Kuman tarihi Macar tarihi ile birlikte anılırken, 1223’te meydana gelen Moğol istilası sonrasında yerleşik hayata geçerek Hıristiyanlaşmışlardır. Ancak buna rağmen Kuman ismine bölgede sürekli olarak tesadüf edilmiş ve günümüze kadar da korunmuştur. Kuman Türkleri Peçeneklerin aksine daha çok Uygur alfabesini kullanmışlardır.

Balkanlarda Osmanlı öncesi Türk izinin belki de en belirgini Kuman Türklerine ait olanlardır. Zira Macarca’da Kun31, Almanca’da Cuman, Romenler’de Coman, Sırp ve diğer Slav dillerinde Kuman ve bazı Avrupa dillerinde de Koeman olarak Kuman ismine somut bir şekilde rastlayabiliyoruz.

Ayrıca direkt olarak Kuman adı ile başlayan çok sayıda şehir ve köy ismi halen mevcuttur. Bunlardan en mühimi şüphesiz ki bugünkü Makedonya’da Üsküp şehrinin kuzeybatısında bulunan Kumanova32 şehridir33. Ancak bunların haricinde Kalkandelen’e bağlı Kumaniçe34, Üsküp’e bağlı Kumaniçe35, Manastır’a bağlı Kuman36 köyü, Voyvodina’nın Banat bölgesinde ve Kosova’da bulunan Kumani köyleri37 bu adla anılan köylerden birkaçıdır. Buna ek olarak kurgan manasına gelen Kolpa (Kulpa) kelimesin Yine Makedonya’da bulunan ve Osmanlı idaresi ile köprülü adını alan Veles bahsi geçen Türk izine somut bir örnektir. Veles Kuman Türkçesinde pamuklu bez manasına gelmektedir ki38, bu kadar net bir eşleşmeye sadece bir benzerlik demek ilmi bir yaklaşım olmayacaktır.

Yukarıda örneğini verdiğimiz merkezlerden başka bugün halen var olmaya devam etmiş ve Osmanlı öncesi Türk yerleşimine dair önemli fikirler veren bir çok yerleşim merkezi vardır:
Kumaniç39, Kumaniçevo40, Kumantepe41, Basarebya (Basarabya)42, Pecine aga (Peçenek Ağa)43, Berende44, Çekan45, Grodamantsi (Gradomanlar)46, Kraguavay47.

Sonuç

Balkanlar bugün gerek siyasi bir takım ideolojik hesaplar ve gerekse karışık etnik yapısı dolayısıyla akademik çevrelerce farklı boyutları ile değerlendirilmekte ancak net bir çözümlemeye kavuşamamaktadır. Bu karmaşık yapının belki de somut örneklerle desteklenerek ortaya konabilecek en önemli noktası geçmişe dair bağlantı ve özellikleridir. Bahsi geçen noktadan bakıldığında Türklerin Avrupa sahnesine çıkış dönemi ve bölgede bıraktıklarının ortaya konması önemli bir misyondur. Zira özellikle Balkan devletlerinin, Türklerin Osmanlı döneminde Balkanlara çıkışıyla bölgedeki Slav halkı Müslümanlaştırdığı ve böylece günümüze kadar gelen izler bıraktıkları tezine karşılık; bugün artık tarihi bir gerçek olan ve Türklerin Osmanlı Devleti’nden çok önce Karadeniz’in kuzeyinden gelerek bölgeye yerleştiklerini tezini ortaya koymak ve doğrulamak için veriler elde etmek önemlidir48. Çalışmamız ortaya koyduğu delillerle bu misyonu yerine getirme adına fikir vermektedir. Bölge ile alakalı yapılacak toponomik değerlendirmeleri derinleştirmek bugün gözümüzden kaçmış olan birçok yeni veriyi ilim âleminin tetkikine sunacaktır fikrindeyiz.

Belki ilgilenirsin

0 yorum

Adbox

Subscribe